BERLİN HAKKINDA

Almanya’nın en dinamik ve kozmopolit şehri olmakla beraber Berlin, aynı zamanda hem başkent hem de bir eyalet olma özelliğini de taşımaktadır. Yaklaşık 3,7 milyon nüfusuyla Almanya’nın en büyük şehridir. Her açıdan bakıldığında dünyanın en ileri ve gelişmiş ülkelerin başında gelen Almanya’nın başkenti olması ile Berlin, hem Almanya’nın hem de Avrupa’nın siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda en gözde merkezlerinden biri olarak kabul edilir. Bu tarihi dokulu ve gözde şehrimizi şimdi biraz daha yakından inceleyelim.

Almanya’nın Kuzey’inde yer alan Berlin, Spree ve Havel nehirlerinin arasındaki kumluk bölgede kuruludur. Spree nehri tarafından ikiye bölünmekte olan Berlin’in yüz ölçümü 891,8 km² ile oldukça büyüktür. Berlin eyaletini çevreleyen Brandenburg eyaleti, aynı zamanda Berlin’in tek komşusudur. Berlin, Polonya sınırına sadece 70 km uzaklıktadır. 23 ilçeye sahip olan Berlin, birtakım idari kolaylıkları gerçekleştirebilme amacıyla 12 idari bölgeye ayrılmıştır.

BERLİN TARİHİ

1871 yılında Alman İmparatorluğuna ve 1933 yılından itibaren Nazi Almanya’sına başkentlik yapan bu şehir, II. Dünya Savaşında büyük hasarlar görmüş ve harabeye dönüşmüştür. II. Dünya Savaşı’ndan sonra şehir dörde bölünmüştür ve ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve SSCB’nin kontrolü altına girmiştir. Diğer devletler ve Sovyetler Birliği’nin arasında çıkan anlaşmazlıklar ve siyasi farklılıklardan dolayı tüm ülkede olduğu gibi Berlin de doğu ve batı olmak üzere ikiye bölünmüştür. 12 Ağustos 1961’de ‘’Utanç Duvarı’’ olarak da bilinen ve şehri ikiye ayıran Berlin Duvarı’nın inşasına başlanmış ve halkın doğudan batıya geçişi oldukça sert yöntemlerle engellenmiştir. Bu dönemde Berlin’de bulunan büyükelçilikler, saraylar ve müzeler gibi tüm önemli yapılar doğu kesiminde kalmıştır. 9 Kasım 1989 tarihinde Berlin Duvarı’nın yıkılması ve 3 Ekim 1990’da Doğu ve Batı Almanya’nın da resmen birleşmesiyle Berlin, eyalet şehir olarak bütünlüğünü geri kazanmıştır ve Birleşik Almanya Federal Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur.

BERLİN'DE DİL EĞİTİMİ

Almanya’nın en büyük şehri ve aynı zamanda başkenti olan Berlin’de dil eğitimi almanın en büyük avantajlarından biri, Avrupa’nın en köklü ve gelişmiş ülkelerin başında gelen Almanya’nın hem siyasi ve ekonomik açıdan hem de kültür açısından bakıldığında birçok faktörde başkent olarak görülen şehrinde, en iyi şartlarda bir dil eğitiminin alınacağı unsuru başlıca bir gerçektir. Kozmopolit bir şehir olan Berlin’de, Alman kalitesiyle üst düzey bir eğitim alırken aynı zamanda sosyal açıdan da kendinizi geliştirme imkanınız sınırsızdır. Çok kültürlü bir şehir olan Berlin’de sadece kaliteli bir eğitimle Almanca dil bilginizi geliştirmekle kalmayıp, bu şehrin çok kültürlü yapısı ve nüfusundan dolayı İngilizce bilen ve konuşan oranı oldukça fazla olduğundan, farklı kültürdeki insanlarla etkileşimde bulunup kendinizi bir diğer dilde de geliştirmeniz pek mümkündür. Bu avantajlar sayesinde hem akademik açıdan gelişirken hem de sosyal açıdan da gelişip, kendinize, sosyal ağınızı genişletmeye ve bu sebeple de geleceğinize yönelik başarılı adımlar atabilirsiniz.

İKLİM

Berlin’de senelik ortalama sıcaklık 8-9 derece arasında olmaktadır. Kış ayları soğuk, yaz ayları ise nemli ve sıcak geçmektedir. Kış aylarında hava sıcaklığı 0 derecenin altına düşebilmektedir. Buna rağmen diğer Avrupa ülkelerinin standartlarıyla karşılaştırıldığında oldukça ılıman kalmaktadır. Ortalama 24 derece ile en sıcak ayları Temmuz ve Ağustos aylarıdır. En soğuk aylar ise ortalama -0,6 ve -0,3 derece ile Ocak ve Şubat aylarıdır. Eylül ayı gibi sıcaklıklar 18 derece civarındadır ve bu nedenle Berlin, bahar ve sonbahar aylarında ziyaret ve gezi için oldukça uygundur.

KONUM

Avrupa’nın Kalbinde Kozmopolit Bir Şehir!
Berlin çok eski yıllardan beri her zaman göç almış bir şehirdir. 17. Yüzyılda Huguenotlar Berlin’e yerleşmiştir. 19. Yüzyılın ortasından sonra ise pek çok Slav Berlin’e göç etmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Güney Avrupa’dan ve Türkiye’den göç almıştır. Doğu Berlin’de ise Vietnamlılar Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin konuk işçileri olarak bu şehre göç etmişlerdir. 1980’lerde ise Alman asıllı Ruslar Berlin’e gelmeye başlamıştır.

Berlin’in nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan kesim, Ateist veya Agnostik görüşe sahiptir. Yüzde 22,3’lük kesim Protestan’dır. Yüzde 9,1’i Katolik, yüzde 6,2’si Müslüman, yüzde 2,7’si diğer Hristiyan ve yüzde 0,6’si diğer dinlere mensuptur. Berlin’de yaşayan Müslümanların çoğu Türk’tür. Berlin’de 11 sinagog, 76 cami ve 2 Budist tapınağı vardır. Günümüzde Berlin’de yaklaşık 200.000 civarında Türk yaşamaktadır. Bu, Türkiye dışında yaşayan en kalabalık Türk nüfusuyla beraber Berlin’deki en kalabalık yabancı nüfusunu da oluşturmaktadır. Berlin’de en yoğun Türk nüfusu ise Kreuzberg semtinde bulunmaktadır. 149.884 nüfusa sahip Kreuzberg’de yaklaşık 50 bin yabancı kökenli yaşamaktadır.

Bu istatistiklere bakıldığında Berlin’i “Multicultural” yani çok kültürlü olarak adlandırmak doğru bir yaklaşım olacaktır ve bununla birlikte Berlin’in, Dünya’nın ve Avrupa’nın gözde bir merkezi olarak yer aldığı düşünüldüğünde, Berlin’in içerisinde pek çok kültür barındırdığını söylemek de mümkündür. Hem siyasi ve kültürel açıdan ele alındığında hem de gelişmiş bir ülkenin başkenti olması özelliği ile tam bir öğrenci ve istihdam şehri olduğundan Berlin, kozmopolit bir şehir olarak anılmaktadır ve günlük yaşamda Dünya’nın pek çok ülkesinden kültüre rastlamak olağandır. Bu açıdan, özellikle öğrenci olmakla beraber hangi şartlarda olduğu fark gözetmeksizin Berlin, şehirde bulunan bireylere yabancılık çektirmeyen ve azınlık duygularından uzak unsurları barındıran çok kültürlü kozmopolit bir şehirdir.

GEZİLECEK YERLER

Almanya’nın en büyük şehri olmakla beraber tarihi dokusuyla Berlin sadece Almanya’nın siyasi başkenti değil aynı zamanda da kültür başkentidir. Berlin’de birçok müze, sanat galerisi, tiyatro ve köprü bulunmaktadır. Sayısı 180’i geçen müzeleri barındıran bu şehrin, özellikle doğusunda bir Müzeler Adası yer almaktadır. Aynı zamanda dünyanın en gelişmiş hayvanat bahçesine ve Avrupa’nın en yüksek televizyon kulesine de sahiptir. Berlin’de gezilmesi gereken yerlerden bazılarını listeleyecek olursak;

Berlin Duvarı’nın günümüzde bu duvarın sadece kalıntıları bulunmaktadır ve duvar üzerine yapılmış resimlerden dolayı ‘’East Side Gallery’’ de denmektedir.

Brandenburg Kapısı, şehrin her zaman en kalabalık ve en turistik yerlerinden birisidir. Hemen yanında Grober Tiergarten ve yürüme mesafesinde bulunan Katledilen Avrupalı Yahudilerin Anıtı ve Reichstag bulunmaktadır.

Reichstag’ı gezmek, Berlin’de ücretsiz gerçekleştirilebilecek etkinliklerden biridir.

Berlin Katedrali, Katolik ile Protestanlar arasındaki Otuz Yıl Savaşları zamanlarından kalma duvar resimleri, freskler, heykeller ve ünlü İmparatorların mezarlıkları ile görülmeye değer bir yapıdır.

Müzeler Adası’nı gezmek için en az 2-3 gün gerekiyor. Müzeler Adası’ndaki tüm eserleri görmek isteyenler Berlin Museum Pass alarak çok daha ekonomik şartlarda tüm müzeleri ziyaret edebilir.

Berlin Zoolojik Bahçesi girişi ücretlidir.

Televizyon Kulesi

Charlottenburg Sarayı

Yeni Sinangog, Almanya’nın en büyük sinangogudur.

YEME-İÇME KÜLTÜRÜ

Almanların kendine özgü yemekleri pek fazla olmamakla beraber Berlin, çok kültürlü bir şehir olduğundan dünya mutfaklarından her türlü lezzeti tatmak mümkündür. Özellikle Berlin’de Türkiye’den daha çok dönerci bulunmaktadır. Yemek yenecek yer sayısı oldukça fazladır.

ULAŞIM OLANAKLARI

Berlin’in iki temel havaalanı bulunmaktadır. Bunlar Berlin Tegel Havaalanı ve Berlin Schönefeld Havaalanıdır. Bu havaalanlarından toplu taşıma ile şehir merkezine ulaşım imkanı mümkündür ve bu nedenle oldukça basittir. Schönefeld havaalanı şehrin güneybatısında bulunmaktadır ve şehir merkezine yaklaşık 18 km uzaklıktadır. Tegel havaalanı ise şehrin kuzeybatısında bulunmaktadır ve merkeze yaklaşık 8 km uzaklıktadır. Berlin’in en güzel yanı ise çok gelişmiş bir toplu taşıma ağına sahip olmasıdır. Otomatlardan tek seferlik veya çoklu bilet alınarak toplu taşıma kullanılabilmektedir. U-Bahn ve S-Bahn raylı sistemlerinin yanında birçok otobüs bulunmaktadır.